4 Ekim 2024 Cuma Hutbesi: Zulüm Asla Payidar Olmaz
Muhterem Müslümanlar!
Bugün sizlere, 4 Ekim 2024 Cuma hutbesinin konusu olan “Zulüm Asla Payidar Olmaz” teması üzerinden seslenmek istiyorum. Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” Bu ayet, zalimlerin zalimliklerinin geçici olduğunu, bir gün mutlaka hesap vereceklerini bizlere hatırlatmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de bu konuda şöyle buyuruyor: “Zalimin zulmünü önlemedikçe size de kurtuluş yoktur.” Bu hadis, zulme karşı durmanın ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam, zulmü haram kılan pek çok öğreti ve prensip barındırmaktadır. Zulüm, sadece adaletin hiçe sayılması değil, aynı zamanda insanların canına, malına, namusuna ve haysiyetine kastetmektir. Bu nedenle zulüm, hem bireysel hem de toplumsal huzurumuz için büyük bir tehdit oluşturur. Tarih boyunca birçok toplum, zulmün pençesinde yok olmuştur.
Kıymetli Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, yeryüzünde adaletin sağlanmasını ve zulmün sona ermesini emretmektedir. Gönderdiği peygamberler, insanlara zulme karşı durmayı ve hakkı savunmayı öğütlemişlerdir. Bu bağlamda, zulmü görmezden gelmek, zulme rıza göstermek de büyük bir günah olarak kabul edilmektedir. Mazlumların yanında olmak, onlara destek vermek, imanın bir gereğidir. Aksi takdirde, zalimlerin yanında yer almak, onlara destek olmak demektir. Yüce Rabbimiz, bu durumu şu ayetle bizlere hatırlatmaktadır: وَلَا تَرْكَـنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar.”
Değerli Müminler!
Yıllardır Filistin’de yaşanan zulüm, son zamanlarda benzeri görülmemiş bir soykırıma dönüşmüştür. Dünyanın gözü önünde bir millet tarihten silinmeye çalışılmaktadır. Siyonist zalimler, çocuk, kadın ve yaşlı on binlerce masumu Gazze’de katletmiş, bu katliamlarına devam etmektedirler. Şimdi de bu zulmü diğer İslam beldelerine yayarak dünyayı bir savaş alanına çevirmek istemektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki, İslam beldelerinin kan ve gözyaşı diyarına dönüşmesinin başlıca nedeni, Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağlarının zayıflamasıdır. İnananların ilim, bilim ve teknoloji alanındaki geri kalmışlıkları da bu durumu pekiştirmektedir.
Cenâb-ı Hak, bizlere وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” buyurarak birlik ve beraberliğimizi korumamız gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ “Düşmanlarınıza karşı gücünüz yettiği kadar hazırlık yapın.” ayetiyle de düşmana karşı her alanda güçlü olmamız gerektiğini emretmektedir.
Aziz Müslümanlar!
Zulüm, asla payidar olamaz. Zalimler, hain emellerine ulaşamayacaklardır. Kâfirler istemese de Allah, nurunu tamamlayacaktır. Bizler, her türlü ihtilafı ve çekişmeyi bir kenara bırakmalı, İslam kardeşliğini esas almalıyız. Ümmet bilincimizi canlı tutmak ve birlik ve beraberliğimize sahip çıkmak zorundayız. Maddi ve manevi her alanda güçlü olmak, barış ve huzuru sağlamak için çaba göstermeliyiz. Zulme destek verenlere, masumların kanında eli olan zalimlere karşı kararlılıkla durmalıyız. Zulme ve zalimlere karşı yapılacak olan etkinliklere kayıtsız kalmamalıyız. Unutmayalım ki, zalimlere karşı atılan her adım, söylenen her söz, gösterilen her tavır, İslam beldelerinde barış ve esenliğin yeniden hâkim olmasına, mazlumların gözyaşlarının dinmesine vesile olacaktır.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bizleri her an kötülüklere, zulme ve zalimlere karşı uyanık ve tedbirli olmaya davet eden şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: “Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.”