Daha çok yakın temas sonucu ortaya çıkan ve alışılan soğuk algınlığına nazaran daha ağır seyreden adenovirüs enfeksiyonuna bilhassa son periyotlarda daha sık karşılaştıklarını söyleyen Prof. Dr. Sönmezoğlu, korunma yollarına ait bilgi verdi. Sönmezoğlu, “Hatta evvel çocuklarda başlıyor sonrasında da ebeveynlere bulaşıyor” dedi.
Enfeksiyonların bağışıklık sistemi zayıf şahıslarda bilhassa de çocuklarda daha önemli seyredebildiğini anlatan Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Sönmezoğlu, bulaş yolları konusunda şu bilgileri verdi:
“Bugün 50’nün üzerinde tanımlanmış farklı adenovirüs vardır ve bunlar farklı enfeksiyonlara neden olabilir. Her yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte 5 yaş altı çocuklarda bilhassa de kreş üzere kalabalık ortamlarda bulanlarda daha sık görülüyor. Zira temas yoluyla ya da teneffüs damlacıkları ve kontamine yüzeylerle temasla bulaşıyor. Bu küme çocuklarda eşyaların ortak kullanımının çok olması, ellerini yüzlerine daha sık götürmesi ya da ellerini istenilen halde yıkamaması üzere birçok sebep bulaşı hızlandırabiliyor.”
Belirtilerin soğuk algınlığına benzemekle birlikte daha ağır seyredebildiğini hatırlatan Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Adenovirüs tiplerine nazaran belirtiler değişebilir. Bununla birlikte çocuklarda burun akıntısı, boğaz ağrısı, kulak enfeksiyonları gelişebilir. En yaygın semptomlardan biri de konjoktivit olarak bilinen kırmızı gözdür. Birtakım bireylerde de mide ve barsak enfeksiyonları da görülebilir” sözlerini kullandı.
EL YIKAMAK
Adenovirüs enfeksiyonlarından korunmada da el yıkamanın kıymetine işaret eden Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Çocuklara bu alışkanlığın küçük yaştan itibaren kazandırılması çok değerli. Bununla birlikte yüzeyler ve oyuncaklar da dezenfekte edilmeli. Zira adenovirüsler yüzeylerde uzun mühlet kalabildikleri için bulaşıcılıkları devam eder” diye konuştu.
LEJYONER HASTALIĞI GÖZDEN KAÇABİLİYOR
Lejyonelle olarak bilinen bir bakterinin neden olduğu bu hastalığın bilhassa klimaların kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte yaz aylarında artış gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Lejyoner hastalığı yaz aylarının korktuğumuz hastalıklarından biridir” dedi.
Hastalığın lejnonella bakterisine maruz kalındıktan sonra 2-10 gün içinde gelişebileceğini anlatan Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu şu bilgileri verdi:
“Lejyoner, suyun biriktiği yerlerde çoğalan bir bakteridir. Duş başlıkları, klimalar üzere suyun biriktiği ortamlarda süratle çoğalır. Duş ya da klima açıldığında da püskürerek ortama yayılır. Teneffüs yoluyla alınmasıyla da lejyoner pnömanisi ya da zatürresi denilen bir hastalık ortaya çıkar.”
Lejyoner hastalığının tedavisinin de sık görülen bronşit ve zatürreden farklı olduğunu işaret eden Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Hastalık vakit zaman gözden kaçabiliyor. Fakat tedavisi farklılaştığı için belirtiler görüldüğünde akla getirip araştırılması ve uygun tedavinin verilmesi son derece önemlidir” tabirlerini kullandı.
DENİZ SUYUNDEN ENFEKSİYON ALMAK ZOR
Yaz enfeksiyonlarının çok değerli bir kısmını havuz enfeksiyonlarının oluşturduğunu anlatan Prof. Dr. Sönmezoğlu, kontrol açısından ebeveynlerin havuzları tercih ettiklerini fakat denizin havuza nazaran paklık açısından çok daha inançlı olduğunu söyledi.
Deniz suyunun çok daha pak olduğunu ve bu nedenle denizden enfeksiyon almanın da çok daha sıkıntı olduğunu anlatan Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu kelamlarına şöyle devam etti:
“Havuzlar, bilhassa de uygun temizlenmemiş havuzlar enfeksiyonların yayılımı için ülkü ortamı yaratıyor. Örneğin mantar enfeksiyonları havuzlardan çok süratli formda yayılabiliyor. Bununla birlikte klamidia enfeksiyonu de havuzdan yayılabilir ve gözlerde enfeksiyona neden olur. Tekrar soğuk algınlığına neden olan beta bakterisi de havuzlardan bulaşır.”
HAVUZ TEMİZLİĞİ
Havuzların tertipli olarak klorla ya da ozonla temizleniyorsa inançlı olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Ama döngünün çok uygun olması çok değerli. Bununla birlikte metrekareye düşen insan sayısı hesaplanarak paklık yapılmalı. Zira bir havuz nizamlı olarak temizlenmesine rağmen çok fazla kişi tarafından kullanılıyorsa bu durumda da paklık kâfi olmayabiliyor” diye konuştu.
TEMİZ OLMAYAN BESİNLER VE SULAR
Karın ağrısı, ishal hatta birtakım bireylerde yüksek ateşle seyreden gestroenteritlerin yaz aylarında en sık karşılaşılan enfeksiyonların başında geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Sönmezoğlu, ortaya çıkmasındaki temel etkenin ise gereğince temizlenmeden tüketilen besinler ve kirli sular olduğunu söyledi.
Bu nedenle hastalıktan korunmada öncelikle hijyenin değerine işaret eden Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Kesinlikle yıkanmamış zerzevat ve meyveler tüketilmemeli. Bununla birlikte hijyenik olmayan, düzgün pişirilmemiş besinlerden ve açıkta satılan yiyeceklerden uzak durulmalı. Bilhassa seyahatlerde kaynağı bilinmeyen sular tüketilmemeli. En kıymetli noktalardan biri de tabibe danışılmadan mutlaklıkta antimikrobiyal ilaç kullanılmamalı.”
