Tom Cruise denilince aklınıza ne geliyor? Bu sorunun yanıtı, farklı nesiller için değişiklik gösterebilir. Ancak, belirli ortak noktalar da var. Öncelikle, herkes onu Hollywood’un en ünlü ve etkili yıldızlarından biri olarak tanır. Bununla birlikte, bu tanım onunla sınırlı değil. Helikopter kullanabiliyor, hareket halindeki trenlerin üzerinde koşuyor, rol gereği yüksek binalardan atlıyor ve motosiklet kullanıyor. Tüm bunları 60 yaşından sonra yapıyor olması ise oldukça dikkat çekici. Kendi yaşıtları ve hatta daha genç meslektaşları genellikle dublör kullanırken, o tehlikeli sahnelerde kendisi oynuyor. Aynı zamanda, geçip giden yıllara rağmen fiziksel görünümünü mükemmel bir şekilde koruyor. Birçok kişi, şakayla karışık olarak “Zamanı durdurmanın iksirini bulmuş gibi” bir izlenim sergilediğini ifade ediyor.
Çok Ünlü Ama Kötü Bir Baba
Bunlar, Cruise ile ilgili olumlu izlenimler. Ancak, onun belki de ömür boyu taşıyacağı başka bir unvan daha var: Kendi öz kızını terk eden kötü bir baba. Bu unvanın haksız olduğu söylenemez. Tom Cruise, meslektaşı Katie Holmes ile süren altı yıllık evliliği öncesinde ilk biyolojik kızı Suri’yi kucağına almıştı. Hatta Suri, anne ve babasının düğününde beyaz elbisesiyle hazır bulundu. Küçük yaşında olup biteni anlamayacak kadar küçüktü, fakat o anlar fotoğraf karelerinde ölümsüzleşti. Evlilik sona erdikten sonra Tom Cruise, elbette bir baba olarak Suri’nin yaşamı için gereken maddi desteği sağladı. Ancak, kızıyla baba-kız ilişkisini geliştirmedi, onu sevgiyle sarmalayıp sarmalamadı. İşte bu nedenle yıllardır kötü bir baba olarak anılıyor. Özetle, profesyonel başarısına rağmen Tom Cruise’un milyonların gözündeki imajı böyle şekilleniyor.
Bir Tane Bile Gerçek Arkadaşı Yok
Madalyonun başka bir yüzü de var. In Touch dergisine konuşan Tom Cruise’a yakın bir kaynak, onun hayatında gerçek anlamda bir arkadaşının bile olmadığını iddia etti. Aynı kaynak, “Tom kariyerine öyle yoğun bir şekilde odaklanıyor ki bu, onun anlamlı ilişkiler kurmasını engelliyor,” dedi. Bu sözlere bakılırsa, Tom Cruise’un tüm hayatı sadece kariyerinden ibaret. Bazen bir mola vermek istese de kendini sürekli yeni projelere kaptırıyor. Cruise’un bu iş ahlakı, onu dış dünyadan ve sosyal ilişkilerden izole ediyor.
Belki de Dünyanın En Yalnız Adamı
Kaynağın söylediğine göre, Tom Cruise büyük bir yalnızlık içinde hayatını sürdürüyor. Gerçek bir arkadaşı yok ve çevresindeki kişiler de genellikle sinema endüstrisinin güçlü figürleri. Bütün dünyası bu merkez etrafında dönüyor ve bu nedenle başka bir ilişkiye zaman ayıramıyor. Kaynak, bu durumu şöyle tanımladı: “Gerçekçi olalım, Tom küresel bir film yıldızı olarak bu işi merkeze alarak yaşıyor. Bu onun için bir iş değil, bir yaşam tarzı.” Mission Impossible (Görevimiz Tehlike) serisinin sekizinci filmini bitirdikten sonra, bu işkolik durumu daha da kötüleşti. Çünkü yeni projelere dahil oldu. “Onunla biraz zaman geçirdiğinizde aslında ne kadar yalnız bir adam olduğunu ve boş zamanlarını bile işiyle ilgilenerek geçirdiğini görürsünüz,” sözleriyle ünlü yıldızın durumunu özetledi.
‘Ben Annem ve Babam Gibi Yaşamayacağım’
3 Temmuz 1962’de dünyaya gelen Tom Cruise, tam adıyla Thomas Cruise Mapother IV, öğretmen Mary ile elektrik mühendisi Thomas’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ailenin Tom’dan başka üç tane de kızı vardı. Tom Cruise’un büyüdüğü aile, ekonomik açıdan çok da rahat bir durumda değildi. Annesi ve babası, üç kızlarıyla oğullarını büyütebilmek için durmaksızın çalışıyorlardı. Ancak, Tom’un aklında bir düşünce vardı: “Hayatını ailesi gibi zorluk içinde değil, zenginlik ve güç içinde geçirecekti. Büyük ve önemli işler yapacaktı.” Zaten başından bugüne kadar olanlara baktığımızda, Cruise’un bu hayalini kısa sürede gerçekleştirdiğini görebiliyoruz.
‘Onda Görmediğim Tek Şey Gerçek Mutluluktu’
Aslına bakarsak, Tom Cruise’un bu kişilik özellikleri neredeyse çocukluğundan beri onunla birlikte. Eski menajeri Eileen Berlin, Cruise’un yıldız olma konusundaki kararlılığını ve hırsını vurguladı. Berlin, “Tommy” diye hitap ettiği Cruise’un, yıldız olma konusunda çok kararlı ve hırslı olduğunu belirtti. Ayrıca, “Tommy de hiç görmediğim şey gerçek bir mutluluktu,” diyerek onun içsel sıkıntılarına da dikkat çekti. Tom Cruise, 2020 yılında Mission Impossible 7 filminin setinde çalışanlara yaptığı öfkeli konuşmayla gündeme gelmişti. O konuşmanın ses kayıtları basına yansımıştı. Berlin, Cruise’un bu tür öfke nöbetlerinin kaynağının gençlik yıllarında yaşadığı zorluklar olduğunu belirtti. Bunlardan birinde, babasının ona doğum günü hediyesi fırlatması da yer alıyordu. Bu zorbalık, Cruise üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.
‘Görünümünü Koruma İçin Yapmayacağı Şey Yok’
Berlin, Tom Cruise’un dış görünüşüne olan takıntısının gençlik döneminde de mevcut olduğunu ifade etti. Ona göre, günümüzde oyuncu hakkında ortaya atılan estetik operasyon iddiaları kesinlikle doğru. Berlin, geçmişteki deneyimlerini göz önünde bulundurarak Cruise’un gençliğini ve görünümünü olabildiğince uzun süre korumak için her şeyi yapabileceğini söyledi. Zaman zaman şiş yüzüyle görüntülenen Cruise’un düzenli olarak botoks ve dolgu yaptırdığı, burun estetiği ve saç ekimi yaptırdığı iddiaları da mevcut. Hollywood’a adım atmadan önceki fotoğraflarına bakıldığında, dişlerinde de değişiklik yaptığı görülüyor.
Onu Hırs ve Kararlılık Yönlendiriyor
Berlin, Cruise’un iç dünyası hakkında da ipuçları verdi: “Çok hırslıydı ve bir yıldız olma konusunda çok kararlıydı. Bu da onu bir mükemmeliyetçi haline getirdi. Onun menajeri olduğum sırada, Tommy’yi yönlendiren bu iki duyguydu. Eminim bugün de yine hırs ve kararlılık onun mesleki çalışmalarına yön veriyor.”
‘İnsanları Sevdiğini Sanmıyorum’
Berlin, Cruise’un üç evliliğinin de boşanmayla sonuçlanmasına şaşırmadığını belirtti. “Tom’un hayatında başka şeyler de olsun isterdim. Ama ben onun insanları sevdiğini sanmıyorum. O yaptığı işi seviyor. Eğer evlilikleri uzun sürseydi, bu benim için sürpriz olurdu,” dedi.
‘Zorba ve Korkak’
Tom Cruise, şöhretinin ilk yıllarında menajerliğini üstlenen Eileen Berlin ve kocası Simon ile 1980’de tanıştı. O dönemde, kötü geçen çocukluğunun ruhunda ve kişiliğinde yarattığı yıkımın etkilerinden kaçmaya çalışıyordu. Annesi Mary Lee ve babası Thomas Cruise Mapother III boşandığında, oyuncu henüz 14 yaşındaydı. Cruise’un babasıyla ilişkisi de pek iyi sayılmazdı. 2006 yılında verdiği bir röportajda, babasını “zorba ve korkak” olarak tanımlamıştı.
‘Scientology İçin Mükemmel Bir Adaydı’
Berlin’e göre, Tom Cruise’un bugün ileri gelenleri arasında yer aldığı Scientology tarikatına girmesi de şaşırtıcı değil. “Bence Tommy, Scientology için mükemmel bir adaydı. Bana Los Angeles’da kimseyi tanımadığını söylemişti. Terapiye inanmıyordu ve açıkça görülüyor ki bir desteğe ihtiyacı vardı. İşte Scientology tarikatı da bunun için oradaydı,” dedi.
‘Çalışamadığında Ne Olur Bilmiyorum’
Eileen Berlin, Tom Cruise ile ilgili anlattıklarını şu sözlerle bitirdi: “Onun için üzülüyorum. Yalnız ve bu yüzden endişeleniyorum. Çalışabildiği kadar çalıştığı ve bu tür filmler yaptığı süreçte mutlu olacak. Ama bir gün bunu yapamadığında ne olacak, bilmiyorum.”
Cruise, şu ana kadar üç evlilik yaptı. İlk eşi meslektaşı Mimi Rogers oldu. Ardından, Nicole Kidman ile uzun bir evlilik yaptı. Son eşi ise 2012’de boşandığı Katie Holmes’tur. Kidman ile evliliği sırasında Isabella ve Conor adında iki çocuk evlat edindiler. Bu çocuklarıyla oldukça yakın bir ilişki sürdürmektedir. Ancak, Katie Holmes ile evliliğinden dünyaya gelen kızı Suri’yi, evlilikleri bittikten sonra asla arayıp sormadı. Cruise, bir süre de Vanilla Sky filmindeki rol arkadaşı Penelope Cruz ile aşk yaşamıştır.