Kefir: Sağlığın Sırrı mı, Yoksa Sadece Bir Gıda Çılgınlığı mı?
Kefir, son yıllarda sağlık bilincinin artmasıyla birlikte popülaritesi hızla yükselen bir içecek haline geldi. Fermente bir süt ürünü olan kefir, yoğurt gibi zengin probiyotik bakteriler içermesiyle dikkat çekiyor. Probiyotikler, sindirim sistemimizin sağlığını desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte ve genel vücut sağlığını iyileştirmekte önemli bir rol oynuyor.
‘Zoe’ adlı beslenme markasının kurucusu Profesör Tim Spector, yaptığı bir Instagram paylaşımında kefir ile ilgili dikkat çeken bir açıklamada bulundu. Spector, artık kahve, çay ve süt gibi geleneksel içecekleri tüketmeyi bıraktığını, bunun yerine yoğurt, peynir ve kefir gibi fermente süt ürünlerine yöneldiğini belirtti. Zoe’nin bu açıklaması, M&S iş birliğiyle piyasaya sürülen kefir bazlı bir bağırsak sağlığı aşısı ile ticari bir bağlantı olarak yorumlansa da, genel olarak fermente süt ürünlerine olan ilgi her geçen gün artıyor.
Örneğin, İngiliz The Grocer dergisi, perakende sektörüyle ilgili haberler, analizler ve pazar trendleri üzerine yaptığı araştırmalarda, kefir için yapılan çevrimiçi aramaların son derece yüksek seviyelere ulaştığını belirtiyor.
Diğer süt ürünlerinin satışları düşerken, kefir satışları geçen yıl yüzde 15’in üzerinde bir artış gösterdi. Ayrıca Londra’da bulunan dünyaca ünlü sanat galerisi Tate Modern’in bu yılın başlarında düzenlediği fermente etme atölyesi, kefirin modern bir favori olarak popülerliğini pekiştirdi.
Sağlık ve zindelik konularında bağırsak sağlığı, günümüzde oldukça fazla ilgi görüyor. Yapılan araştırmalar, bağırsak sağlığının Alzheimer, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve daha uzun yaşam süreleriyle bağlantısını ortaya koyuyor. Kefir ile ilgili araştırmalar, kefirin diğer probiyotik kaynaklar gibi bağırsak sağlığını olumlu yönde etkileyebileceğini göstermekte. İngiltere’nin tanınmış bağırsak sağlığı uzmanı Sophie Medlin, metro.co.uk’ya yaptığı açıklamada, “Kefirin fermente gıdalar arasında eşsiz bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Kefirdeki protein ve yağ, midenin asidik ortamından geçerken yararlı bakterilerin korunmasına yardımcı olabilir. Ayrıca kefirin kabızlık, kalp sağlığı ve kemik sağlığı üzerinde potansiyel faydaları olduğunu gösteren çalışmalar mevcut. Uzun süredir kötülenen fermente süt ürünlerinin kefir sayesinde yeniden ön plana çıkması beni oldukça mutlu ediyor.” Bütün bu açıklamalar ve gelişmeler, akla şu soruyu getiriyor: Kefir gerçekten de sağlıklı olmanın sırrı mı, yoksa sadece bir gıda çılgınlığı mı? Bu sorunun yanıtını bulmak için, Uzman Diyetisyen Deniz Pirçek ile kefirin sağlımıza olan olumlu etkilerini altı soru ile mercek altına aldık.
‘KEFİR SAYESİNDE FERMANTE SÜT ÜRÜNLERİNE OLAN İLGİNİN ARTMASI ÇOK SEVİNDİRİCİ’
Bağırsaklardaki yararlı bakterilerin varlığı sindirim işlevlerinin düzgün bir şekilde devam etmesine yardımcı olur. Kefir, önemli bir probiyotik kaynağı olarak bu bakteri florasını destekler ve ishal, kabızlık, gaz, şişkinlik gibi sindirim sorunlarının önlenmesine katkıda bulunur. Yani, bağırsak sağlığına oldukça faydalı bir içecek olarak öne çıkar.
Kefir, mutasyon ve DNA hasarını azaltarak kanser oluşumuna zemin hazırlayan enzimlerin aktivitelerini düşürür. Kanserojen maddeleri etkisiz hale getirerek, kısa zincirli yağ asitlerinin üretimini artırır ve kanserli hücrelerin apopitozunu hızlandırarak antikanserojen etki gösterir.
Kefir, düzenli tüketildiğinde kalsiyum kaynağı olarak kemik sağlığını destekler ve osteoporoz riskini azaltır. Aynı zamanda kalp sağlığını da iyileştirir; kan basıncını düşürmeye, kolesterol seviyesini azaltmaya ve trigliseridleri düzenlemeye yardımcı olur.
Kefir, bağışıklık sistemini güçlendirir, sindirim sistemini düzenler, kan şekeri seviyelerini dengeler. Antibakteriyel özellikleri sayesinde iltihap önleyici etki gösterir, mikroplarla savaşır, kronik yorgunluğa iyi gelir ve sakinleştirici bir etkisi vardır. Ayrıca, B12 vitamini açısından zengin olması hafızayı güçlendirir.
Bunu önermiyoruz. Aşırı kefir tüketimi, kabızlık, diyabet, yüksek kalori alımı, ishal ve midede hassasiyet gibi olumsuz durumlara yol açabilir.
Kullanım amacına bağlı olarak kefirin tüketim şekli değişebilir. Özellikle zayıflamak isteyenler için, günde en fazla iki veya üç bardak kefir tüketimi önerilir. Tüketim aralıklarının en az iki saat olması, vücudun ihtiyaç duyduğu yararlı bakterilerle daha güçlü bir bünyeye sahip olma potansiyelini artırır.Fotoğraflar: iStock
