Kandil Gecesi İbadetleri ve Dualar
Kandil gecesi, Müslümanlar için manevi bir derinlik taşıyan özel bir zamandır. Bu gecede ibadetlerini tam anlamıyla yerine getirmek isteyenler, okunacak dualar ve yapılabilecek ibadetler hakkında araştırmalar yapmaktadır. Mevlid Kandili, dua kapılarının ardına kadar açık olduğu bir gece olarak kabul edilir; bu nedenle, duaların kabul olacağına inanılır. Bununla birlikte, adetliyken nasıl ibadet edileceği, dua okunup okunamayacağı, zikir ve tesbih çekilip çekilemeyeceği gibi sorular da merak edilmektedir.
Adetliyken Kandil İbadetleri
Adet döneminde veya lohusalık dönemindeki kadınların ibadetleri konusunda bazı detaylar vardır. Bu dönemlerde kadınlar dua edebilir, zikir ve dua anlamı taşıyan ayetleri okuyabilirler. Ayrıca, kelime-i şehâdet, kelime-i tevhid, istiğfar ve salavat-ı şerife getirebilirler. Tefsir, hadis ve fıkıh eserlerini okuyup incelemek de bu dönemlerde yapılabilecek ibadetlerden biridir. Bu konularla ilgili olarak çeşitli kaynaklar, İbn Nüceym’in el-Bahr, Aliyyü’l-Kârî’nin Fethu Bâbi’l-‘inâye, İbn Âbidîn’in Reddü’l-Muhtâr, ve Şirbînî’nin Muğni’l-Muhtac adlı eserlerini referans alabilirsiniz.
Adetliyken Kur’an Okunabilir mi?
Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre, tıpkı cünüp durumda olanlar gibi, âdetli veya lohusa kadınların Kur’an okuması uygun değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in buyurduğu gibi, “Âdetli kadın ve cünüp olan kimse Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.” (Tirmizî, Tahâret, 98 [131]; İbn Mâce, Tahâret, 105 [595-596]). Ayrıca Hz. Ali, “Resûlullah’ı Kur’ân okumaktan cünüplük hâli dışında hiçbir şey alıkoymazdı.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 88 [229]; Nesâî, Tahâret, 171 [266]; İbn Mâce, Tahâret, 105 [594]) demiştir. Farklı bir rivayet ise Hz. Ali’nin “Resûlullah cünüp olmadıkça bize Kur’ân okurdu.” (Tirmizî, Tahâret, 111 [146]) şeklindedir.
Bu genel görüşün yanı sıra, söz konusu üç mezhep arasında bazı ayrıntılı ictihadlar da bulunmaktadır. Hanefî ve Şâfiîler, dua ve zikir amacıyla dua anlamı taşıyan ayetlerin âdet, lohusa veya cünüp hallerinde okunabileceğini savunurlar. Şâfiîler, kelamı telaffuz etmeden, yalnızca zihnen veya kalben ayetlere yönelmenin yeterli olduğunu belirtir. Hanbelîler ise Kur’an okuma kastı olmaksızın, besmele, hamdele gibi zikirlerin okunabileceğini ifade ederler (Serahsî, el-Mebsût, 3/152; İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/106; Şirbînî, Muğni’l-Muhtac, 1/290).
Mâlikî mezhebi içinde de iki farklı görüş vardır. Bazı Mâlikîler, adet hâlindeki kadınların eğitim ve öğretim amacıyla Mushaf’a dokunabileceği ve Kur’an-ı Kerîm’i okuyabileceği görüşünü benimsemişlerdir (Desûkî, Hâşiye, 1/174; Ezherî, Cevâhir, 1/32). Günümüzde, Kur’an eğitim ve öğretiminin aksamadan devam etmesi amacıyla Mâlikî mezhebinin bu görüşüyle hareket edilebilir. Bunun yanı sıra, adet ve lohusalık dönemlerindeki kadınların, dinleyerek veya kayıttan dinleyerek Kur’an öğrenmeleri de bir başka yöntem olarak önerilmektedir. Bu yöntem, ihtilaflardan kaçınmak açısından daha ihtiyatlı bir yaklaşım olabilir.